Hadith Arabic Ejazah Contact
Hadith

Five prayers during the day and the night Upon this he said Am I obliged - Sahih Muslim

Sahih Muslim | (Hadith: Five prayers during the day and the night Upon this he said Am I obliged )

100- عن أبي سهيل، عن أبيه، أنه سمع طلحة بن عبيد الله، يقول: جاء رجل إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم من أهل نجد ثائر الرأس، نسمع دوي صوته، ولا نفقه ما يقول حتى دنا من رسول الله صلى الله عليه وسلم، فإذا هو يسأل عن الإسلام، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: «خمس صلوات في اليوم، والليلة» فقال: هل علي غيرهن؟ قال: «لا، إلا أن تطوع، وصيام شهر رمضان»، فقال: هل علي غيره؟ فقال: «لا، إلا أن تطوع»، وذكر له رسول الله صلى الله عليه وسلم الزكاة، فقال: هل علي غيرها؟ قال: «لا، إلا أن تطوع»، قال: فأدبر الرجل، وهو يقول: والله، لا أزيد على هذا، ولا أنقص منه، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: «أفلح إن صدق»


Translate Hadith in English

It is reported on the authority of Talha b. 'Ubaidullah that a person with dishevelled hair, one of the people of Nejd, came to the Messenger of Allah (ﷺ). We heard the humming of his voice but could not fully discern what he had been saying, till he came nigh to the Messenger of Allah (ﷺ). It was then (disclosed to us) that he was asking questions pertaining to Islam. The Messenger of Allah (ﷺ) said:Five prayers during the day and the night. (Upon this he said: Am I obliged to say any other (prayer) besides these? He (the Holy Prophet, ) said: No, but whatever you observe voluntarily, out of your own free will, and the fasts of Ramadan. The inquirer said: Am I obliged to do anything else besides this? He (the Holy Prophet) said: No, but whatever you do out of your own free will. And the Messenger of Allah told him about the Zakat (poor-rate). The inquirer said: Am I obliged to pay anything else besides this? He (the Holy Prophet) said: No, but whatever you pay voluntarily out of your own free will. The man turned back and was saying: I would neither make any addition to this, nor will decrease anything out of it. The Prophet remarked: He is successful, if he is true to what he affirms


Hadith meaning in Urdu

مالک بن انس نے ابو سہیل سے ، اور انہوں نے اپنے والد سے روایت کی ، انہوں نے حضرت طلحہ بن عبیداللہ ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ سےسنا ، وہ کہہ رہے تھے کہ رسول اللہ ﷺ کے پاس اہل نجد میں سے ایک آدمی آیا ، اس کے بال پراگندہ تھے ، ہم اس کی ہلکی سی آواز سن رہے تھے لیکن جوکچھ وہ کہہ رہا تھا ہم اس کو سمجھ نہیں رہے تھے حتی کہ وہ رسو ل اللہ ﷺ کے قریب آ گیا ، وہ آپ سے اسلام کے بارے میں پوچھ رہا تھا ، رسول اللہ ﷺ نے فرمایا : ’’دن اور رات میں پانچ نمازیں ( فرض ) ہیں ۔ ‘ ‘ اس نے پوچھا : کیا ان کے علاوہ ( اور نمازیں ) بھی میرے ذمے ہیں ؟ آپ نے فرمایا : ’’نہیں : الا یہ کہ تم نفلی نماز پڑھو اور ماہ رمضان کے روزے ہیں ۔ ‘ ‘ اس نے پوچھا : کیا میرے ذمے اس کے علاوہ بھی ( روزے ) ہیں ؟ فرمایا : ’’نہیں ، الا یہ کہ تم نفلی روزے رکھو ۔ ‘ ‘ پھر رسول اللہ ﷺ اسے زکاۃ کے بارے میں بتایا تو اس نے سوال کیا : کیا میرے ذمے اس کےسوا بھی کچھ ہے ؟ آپ نے جواب دیا : ’’نہیں ، سوائے اس کے کہ تم اپنی مرضی سے ( نفلی صدقہ ) دو ۔ ‘ ‘ ( حضرت طلحہ نے ) کہا : پھر وہ آدمی واپس ہوا تو کہہ رہا تھا : اللہ کی قسم ! میں نے اس پر کوئی اضافہ کروں گا نہ اس میں کوئی کمی کروں گا ۔ اس پر رسول اللہ ﷺ نے فرمایا : ’’یہ فلاح پا گیا اگر اس نے سچ کر دکھایا ۔ ‘ ‘


Translate Hadith in Turkish

Bize Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif b. Abdullah es-Sekafi, Malik b. Enes'ten -ona okunan rivayetler arasında- tahdis etti. O Ebu Suheyl'den, o babasından rivayet ettiğine göre babası Talha b. Ubeydullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Necd ehlinden saçı darmadağın bir adam Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna geldi. Biz onun sesinin yankılanmasını duyuyor fakat ne söylediğini anlamıyorduk. Nihayet Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yaklaştı. Meğer İslam hakkında soru soruyormuş. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gece ile gündüzde beş vakit namaz" buyurdu. Adam: Bunlardan başka bir sorumluluğum var mı, dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, kendiliğinden nafile kılarsan başka. Bir de ramazan ayı orucunu tutmak." buyurdu. Adam: Ondan başka bir yükümlülüğüm var mı, dedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, nafile tutmak istemen başka" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona zekatı da söyledi. Adam: Zekatın dışında bir yükümlülüğüm var mı, dedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, nafile tasadduk etmen başka" buyurdu. Adam arkasını dönüp giderken: Allah'a yemin ederim ki buna ne bir şey katar, ne de ondan bir şey eksiltirim, diyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml'de: "Eğer (sözünde) doğru çıkarsa felah bulur" buyurdu.436 Diğer tahric: Buhari, 46, 2678, 1891,6956;Ebu Davud,391,392,3252;Nesai,457,2089,5043; Tuhfetu'l-Eşraf, 5009 AHMED DAVUDOĞLU AÇIKLAMASI İÇİN BURAYA TIKLAYIN NEVEVİ ŞERHİ: "Kuteybe b. Said es-Sekafi" hakkında görüş aynlığı vardır. Kuteybe onun adıdır denildiği gibi, Kuteybe bir lakaptır, adı Ali' dir de denilmiştir. Bunu Ebu Abdullah b. Mende söylemiştir. Adının Yahya olduğunu da İbn Adiyy ifade etmiştir. "es-Sekafi" nispetine gelince, o Sakiflilerin azatlısıdır. Denildiğine göre dedesi Cemil el-Haccac b. Yusuf es-Sekafı'nin azatlısı idi. Bu hadisin senedinde "Ebu Suheyl babasından" diye rivayet ettiği de belirtilmektedir. Ebu Suheyl'in adı Nafi b. Malik b. Ebu Amir el-Asbahi'dir. Nafi ise İmam Malik b. Enes'in amcasıdır, tabiindendir, Enes b. Malik (radıyallahu anh)'dan hadis dinlemiştir. "Saçı dağınık, NecidIilerden bir adam" Saçı dağınık anlamındaki lafız adamın sıfab olarak merfu okunur, hal olarak nasbının caiz olduğu da söylenmıştir. Saçının dağımk olması ise saçının yatık değil, kabarık olduğu anlamındadır. "Sesinin yankılanmasını duyuyor fakat ne söylediğini anlamıyorduk" ibaresi duyuyor ve (olumsuzluk la'sı bulunmaksızın) ne dediğini anlıyorduk şeklinde her ikisinde de (birinci çoğul şahıs kipi olarak) nun harfi ile rivayet edildiği gibi ye harfi her ikisinde de ötreli olarak (edilgen kip duyuluyor, anlaşılıyor anlamında) diye de rivayet edilmiş ise de birincisi daha meşhur, daha çok ve daha fazla tanınan bir rivayettir. Sesinin yankılanması ise havada uzaktan gelmesi demektir. Bu da anlaşılamayan fakat yüksek olan ses demektir. "Üzerimde başka bir yükümlülük var mı? Hayır, nafile olarak yapman müstesna" ibaresinde "(....): Nafile yapman" lafzı tı harfi iki te' den birisinin tı harfinde idgam edilmesi suretiyle şeddeli olur. Şeyh Ebu Amr b. es-Salah (rahimehullah) dedi ki: Bunun şeddeli olma ihtimali de vardır, bir te'nin hazfedilmesi suretiyle şeddesiz olma ihtimali de vardır. (11166) Bizim mezhep alimlerimiz ve daha başka ilim adamları da der ki: Resulullah (sallallahu a1eyhi ve sellem)'in: "Hayır, nafile yapman müstesna" buyruğu munkatı bir istisnadır. Yani senin nafile kılman da senin için müstehaptır. Bazı ilim adamları ise bunu muttasıl bir istisna kabul etmişlerdir. Buna da nafile bir namaza yahut oruca başlayan bir kimsenin onu tamamlamasının vacip oluşunu delil göstermişlerdir. Ancak bizim mezhebimizde kabul edilen görüş tamamlamak müstehap olmakla birlikte vacip olmadığıdır. Allah en iyi bilendir. "Adam arkasını dönüp giderken: Allah'a yemin olsun ki ne bundan fazlasını yaparım, ne eksiğini diyordu. Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: "Söylediğine sadakat gösterirse iflah olur" buyurdu. Yapılan bir açıklamaya göre buradaki iflah olmak özelolarak eksik yapmayacağım anlamındaki sözü ile alakalıdır ama daha kuwetli görülen bütün sözleriyle alakalı olduğudur. Yani eğer fazla yapmaz, eksik de yapmazsa iflah olur çünkü o sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Sorumluluğunu yerine getiren de iflah eden birisi olur ama bu fazlasını yaparsa iflah eden birisi olmayacağı anlamına gelmez çünkü bunun böyle olduğu zorunlu olarak bilinen bir husustur. Zira farz olanı yerine getirmekle iflah olursa, farz ve mendub olanlarla birlikte iflah olması öncelikle sözkonusudur. Eğer: Nasılolur da fazlasını yapmam, dedi. Halbuki bu hadiste bütün farzlar şer'i yasaklar, mendub sünnetlerin tamamı zikredilmemiştir denilecek olursa şu şekilde cevap verilir: Buhari'deki rivayette bu hadisin sonunda maksada açıklık getiren bir fazlalık yer almıştır. O da şöyledir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona İslam'ın şer'i hükümlerini haber verdi. Adam arkasını dönerken: Allah'a yemin olsun ki yüce Allah'ın bana farz kıldıklarına ne bir şey eklerim, ne de bir şey eksiltirim, diyordu." O halde "İslam'ın şer'i hükümleri" tabirinin genelolması ve o kişinin "Allah'ın bana farz kıldıkları" sözü ile farzlar hususunda açıklanmasında zor bir taraf kalmamaktadır. Nafilelere gelince, bir görüşe göre bunun nafilelerin teşri edilmesinden önce olma ihtimali vardır. Bir diğer açıklamaya göre o: Ben şeklini ve niteliğini değiştirmek suretiyle farzda herhangi bir fazlalık yapmayacağım, demek istemiş olması ihtimali de vardır. Mesela, öğle namazını beş rekat olarak kılmayacağım demesi gibi. Bu oldukça zayıf bir tevildir. Bir diğer ihtimale göre farzları hiçbir şekilde ihlal etmemekle birlikte, nafile kılmayacağını söylemek istemiştir. Şüphesiz böyle bir kimse iflah olan birisidir. Sünnetleri sürekli ve ısrarla terk etmesi yerilen bir iş, bundan dolayı şahitliği reddedilse bile böyle bir kişi isyankar sayılmaz. Aksine bu (farzlara riayet şartıyla) iflah olan ve kurtulan birisidir. Allah en iyi bilendir. Bilindiği gibi bu hadiste hacdan söz edilmediği gibi, Cibril hadisinin Ebu Hureyre' den gelen rivayetinde de hac sözkonusu edilmemiştir. Yine bu hadisler arasında bunun dışındakilerin bir kısmında oruçtan da söz edilmemiş, kimisinde zekat sözkonusu edilmemiş (1/167), kimisinde akrabalık bağını gözetmekten söz edilmemiş, bazısında ganimetlerin beşte birinin ödenmesinden söz edilmemiş, bazılarında da iman sözkonusu edilmemiştir. Buna göre bu hadislerde imanın hasletlerinin sayısı farklılık göstermiştir. Kiminde fazla, kiminde eksik, kiminde zikredilirken, kiminde edilmemiştir. Kadı Iyaz ve başkaları -Allah'ın rahmeti onlara olsun- buna bir şekilde cevap vermiş bulunmaktadır/ar. Bu cevabı Şeyh Ebu Amr b. es-Salah (rahimehullah) özetleyip, güzel bir şekilde düzenleyerek şunları söylemiştir: Bu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den kaynaklanan bir farklılık değildir. Aksine bu hıfz ve zapt bakımından ravilerin farklı oluşundan ileri gelmektedir. Kimisi sadece hıfz ettiği ile kalarak onu rivayet etmiş, başkasının fazladan zikrettiğine olumlu ya da olumsuz olarak karışmamıştır. Her ne kadar onun bu kadarını rivayet etmekle yetinmesi, söylediğinin hadisin tamamı olduğu izlenimini verse dahi onun dışında sika ravilerin naklettikleriyle hadisin tamamının ondan ibaret olmadığı, onun sadece o kadarıyla yetinmesinin tamamını hıfz etmekteki kusurundan ileri geldiği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Nitekim biraz sonra gelecek en-Numan b. Kavkal'ın rivayet ettiği hadise de bakacak olursak imanın hasletlerinin fazlalık ve eksiklik bakımından rivayetlerde farklılık olduğunu göreceğiz. Halbuki hepsini rivayet eden kişi aynı şahıstır ve mesele de aynı meseledir. Sözkonusu ravi ise Cabir b. Abdullah (radıyallahu anh)'dır. Diğer taraftan bu husus bunların hepsinin sahihte kaydedilmesine engel değildir. Çünkü sika ravinin ziyadesi meselesinde öğrendiğimiz gibi biz bu fazlalığı kabul ediyoruz. Şeyh İbnu's-Salah'ın ifadeleri burada sona ermektedir. Bu da gerçekten güzel bir açıklamadır. Allah en iyi bilendir. Bu Hadisten Çıkartılacak Hükümlere Gelince 1- Diğer hadislerde mutlak olarak sözkonusu edilmiş olan, İslam'ın rükünlerinden birisi olan namazdan kastın, beş vakit namaz olduğu ve mükellef olan kimseler üzerinde bir yükümlülük olduğu bu hadisten anlaşılmaktadır. Bizim "mükellef olan kimseler" tabirimiz ay hali ve loğusa olan hanımları dışarıda tutmak içindir. Çünkü bu hanımlar fıkıh kitaplarında sözkonusu edildiği gibi namaz ve namaz gibi değerlendirilen hükümler dışında şerialın bütün hükümleriyle mükelleftirler. 2- Gece namazının farz oluşu ümmet hakkında nesh edilmiştir. Bu hususta icma vardır. Rasulullah (s.a.v.) hakkında nesh olduğu meselesinde ise Şafii (rahimehulIah)'dan farklı görüşler gelmiş olmakla birlikte daha sahih olan nesh olduğudur. 3- Vitr namazı farz değildir, bayram namazı da aynı şekilde farz değildir. Büyük çoğunluğun kanaati budur. Ebu Hanife (rahimehulIah) ile bir kesim vitrin vacip olduğu kanaatinde olduğu gibi, Şafii mezhebi alimlerinden Ebu Said el-İstahri de bayram namazının farz-ı kifaye olduğu kanaatindedir. 4- Ramazan dışında aşura günü orucu da, başka bir günün orucu da farz değildir. Bu da üzerinde icma bulunan bir husustur. Ramazan orucu farz kılınmadan önce aşura orucunu tutmak farz mı idi yoksa onun tutulması emri mendubluk mu ifade ediyordu. İlim adamları bu hususta ihtilaf etmişlerdir. Bu iki kanaat aynı zamanda Şafii mezhebi alimlerinin iki ayrı görüşüdür. Bunların daha güçlü olanları ise vacip olmadığıdır. İkincisi ise vacip olduğudur. Ebu Hanife (rahimehulIah) da böyle demiştir. 5- Nisab miktarı mala sahip olan bir kimse üzerinde zekalın dışında malda bir hak yoktur. Hadiste bundan başka hükümler de vardır. Allah en iyi bilendir


Translate Hadith in Indonesia

Telah menceritakan kepada kami [Qutaibah bin Sa'id bin Jamil bin Tharif bin Abdullah ats-Tsaqafi] dari [Malik bin Anas] dalam riwayat yang dibacakan atasnya, dari [Abu Suhail] dari [bapaknya] bahwa dia mendengar [Thalhah bin Ubaidullah] berkata, "Seorang laki-laki dari penduduk Nejd yang rambutnya berdiri datang kepada Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam, kami mendengar gumaman suaranya, namun kami tidak dapat memahami sesuatu yang dia ucapkan hingga dia dekat dari Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam, ternyata dia bertanya tentang Islam. Maka Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam menjawab: 'Islam adalah shalat lima waktu siang dan malam.' Dia bertanya lagi, 'Apakah saya masih mempunyai kewajiban selain-Nya? ' Beliau menjawab: 'Tidak, kecuali kamu melakukan shalat sunnah dan puasa Ramadlan.' Dia bertanya, 'Apakah saya masih mempunyai kewajiban selain-Nya? ' Beliau menjawab: 'Tidak, kecuali kamu melakukan puasa sunnah, dan Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam menyebutkan (kewajiban) zakat kepadanya.' Dia bertanya lagi, 'Apakah saya masih mempunyai kewajiban selain-Nya? ' Beliau menjawab: 'Tidak, kecuali kamu melakukan sedekah sunnah'." Perawi berkata, "Lalu laki-laki tersebut mengundurkan diri pamit sedangkan dia berkata, 'Demi Allah, aku tidak akan menambahkan lebih dari ini dan tidak pula mengurangi darinya'. Maka Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Dia akan bahagia jika benar (melakukan-Nya) '." Telah menceritakan kepada kami [Yahya bin Ayyub] dan [Qutaibah bin Sa'id] semuanya dari [Ismail bin Ja'far] dari [Abu Suhail] dari [bapaknya] dari [Thalhah bin Ubaidullah] dari Nabi shallallahu 'alaihi wasallam dengan hadits ini seperti hadits Malik, hanya saja dia berkata, "Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Dia akan bahagia, -demi bapaknya- jika dia benar', atau dia akan masuk surga, -demi bapaknya- jika dia benar


Translate Hadith in Bengali

কুতাইবাহ ইবনু সাঈদ ইবনু জামীল ইবনু তারীফ ইবনু আবদুল্লাহ আস্ সাকাফী (রহঃ) ..... তালহাহ ইবনু উবাইদুল্লাহ (রাযিঃ) থেকে বর্ণনা করেন। তালহাহ ইবনু উবাইদুল্লাহ (রাযিঃ) বলেন, নাজদের বাসিন্দা এক ব্যক্তি রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়া সাল্লাম এর খিদমতে আসলো। তার মাথার চুলগুলো ছিল এলোমেলো ও বিক্ষিপ্ত। আমরা তার গুন গুন আওয়াজ শুনছিলাম, কিন্তু সে কী বলছিল তা বুঝা যাচ্ছিলো না। অতঃপর সে রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর অতি নিকটে এসে ইসলাম সম্পর্কে জিজ্ঞেস করল। রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়া সাল্লাম বললেনঃ দিন-রাতে পাঁচ ওয়াক্ত সালাত। সে বললো, এ ছাড়া আমার কোন কিছু (সালাত) আছে কি? তিনি বললেন, না তবে নফল আদায় করতে পারো। এরপর রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়া সাল্লাম তাকে যাকাত প্রদানের কথাও বললেন। সে জিজ্ঞেস করলো, এ ছাড়া আমার উপর আরো কোন কর্তব্য আছে কি? তিনি বললেন, না। তবে নফল দান-সদাকাহ করতে পারো[1]। বর্ণনাকারী বলেন, এরপর লোকটি এ কথা বলতে বলতে চলে গেল, “আমি এর বেশিও করবো না, আর কমও করবো না। তখন রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়া সাল্লাম বললেন, লোকটি যদি তার কথার সত্যতা প্রমাণ করতে পারে তাহলে সফলকাম হয়েছে। (ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ৮, ইসলামিক সেন্টারঃ)