Hadith Arabic Ejazah Contact
Hadith

I narrated this hadith to 'Abdullah b 'Umar he contradicted me There happened to come - Sahih Muslim

Sahih Muslim | (Hadith: I narrated this hadith to 'Abdullah b 'Umar he contradicted me There happened to come )

179- عن عبد الله بن مسعود، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: «ما من نبي بعثه الله في أمة قبلي إلا كان له من أمته حواريون، وأصحاب يأخذون بسنته ويقتدون بأمره، ثم إنها تخلف من بعدهم خلوف يقولون ما لا يفعلون، ويفعلون ما لا يؤمرون، فمن جاهدهم بيده فهو مؤمن، ومن جاهدهم بلسانه فهو مؤمن، ومن جاهدهم بقلبه فهو مؤمن، وليس وراء ذلك من الإيمان حبة خردل» قال أبو رافع: فحدثت عبد الله بن عمر فأنكره علي، فقدم ابن مسعود فنزل بقناة فاستتبعني إليه عبد الله بن عمر يعوده، فانطلقت معه فلما جلسنا سألت ابن مسعود عن هذا الحديث، فحدثنيه كما حدثته ابن عمر، قال صالح: وقد تحدث بنحو ذلك عن أبي رافع،وحدثنيه أبو بكر بن إسحاق بن محمد، أخبرنا ابن أبي مريم، حدثنا عبد العزيز بن محمد، قال: أخبرني الحارث بن الفضيل الخطمي، عن جعفر بن عبد الله بن الحكم، عن عبد الرحمن بن المسور بن مخرمة، عن أبي رافع مولى النبي صلى الله عليه وسلم، عن عبد الله بن مسعود: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: «ما كان من نبي إلا وقد كان له حواريون يهتدون بهديه، ويستنون بسنته» مثل حديث صالح، ولم يذكر قدوم ابن مسعود واجتماع ابن عمر معه


Translate Hadith in English

It is narrated on the authority 'Abdullah b. Mas'ud that the Messenger of Allah (may peace and blessings be upon him) observed:Never a Prophet had been sent before me by Allah towards his nation who had not among his people (his) disciples and companions who followed his ways and obeyed his command. Then there came after them their successors who said whatever they did not practise, and practised whatever they were not commanded to do. He who strove against them with his hand was a believer: he who strove against them with his tongue was a believer, and he who strove against them with his heart was a believer and beyond that there is no faith even to the extent of a mustard seed. Abu Rafi' said: I narrated this hadith to 'Abdullah b. 'Umar; he contradicted me. There happened to come 'Abdullah b. Mas'ud who stayed at Qanat, and 'Abdullah b 'Umar wanted me to accompany him for visiting him (as 'Abdullah b. Mas'ud was ailing), so I went along with him and as we sat (before him) I asked Ibn Mas'ud about this hadith. He narrated it in the same way as I narrated it to Ibn 'Umar


Hadith meaning in Urdu

صالح بن کیسان نے حارث ( بن فضیل ) سے ، انہوں نے جعفر بن عبد اللہ بن حکم سے ، انہوں نے عبد الرحمٰن بن مسور سے ، انہوں نے ( رسول اللہ ﷺکے آزاد کردہ غلام ) ابو رافع سے اور انہوں نے حضرت عبد اللہ بن مسعود ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ سے روایت کی کہ رسول اللہ ﷺ نے فرمایا : ’’ اللہ نے مجھ پر پہلے کسی امت میں جتنے بھی نبی بھیجے ، ان کی امت میں سے ان کے کچھ حواری اور ساتھی ہوتے تھے جوان کی سنت پر چلتے اور ان کے حکم کی اتباع کرتے تھے ، پھر ایسا ہوتا تھا کہ ان کے بعد نالائق لوگ ان کے جانشیں بن جاتے تھے ۔ وہ ( زبان سے ) ایسی باتیں کہتے جن پر خود عمل نہیں کرتے تھے اور ایسے کا م کرتے تھے جن کا ان کو حکم نہ دیا گیا تھا ، چنانچہ جس نے ان ( جیسے لوگوں ) کے خلاف اپنے دست و بازو سے جہاد کیا ، وہ مومن ہے اور جس نے ان کے خلاف اپنی زبان سے جہاد کیا ، وہ مومن ہے اور جس نے اپنے دل سے ان کے خلاف جہاد کیا وہ بھی مومن ہے ( لیکن ) اس سے پیچھے رائی کے دانے برابر بھی ایمان نہیں ۔ ‘ ‘ ابو رافع نے کہا : میں نے یہ حدیث عبد اللہ بن عمر ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ کو سنائی تو وہ اس کو نہ مانے ۔ اتفاق سے عبد اللہ بن مسعود ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ بھی ( مدینہ ) آ گئے اور وادی قتاۃ ( مدینہ کی وادی ہے ) میں ٹھہرے ۔ عبد اللہ بن عمر ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ نے مجھے بھی ان کی عیادت کے لیے اپنے ساتھ چلنے کو کہا ۔ میں ان کے ساتھ چلا گیا ہم جب جاکر بیٹھ گیا تو میں نےعبداللہ بن مسعود ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ سے اس حدیث کے بارے میں پوچھا تو انہوں نے مجھے یہ حدیث اسی طرح سنائی جس طرح میں عبداللہ بن عمر ‌رضی ‌اللہ ‌عنہ ‌ ‌ کوسنائی تھی ۔ صالح بن کیسان نےکہا : یہ حدیث ابو رافع سے ( براہ راست بھی ) اسی طرح روایت کی گئی ہے ۔


Translate Hadith in Turkish

Bana Amru'n-Nakıd ile Ebu Bekir b. en-Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Bu lafız Abd (b. Humeyd) indir. Dedilerki: Bize Yakub b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. Dedi ki: Bana babam, Salih b. Keysan'dan, o da el-Haris'den, o da Ca'fer b. AbdiIIah b. el-Hakem den, o da Abdurrahman b. el-Misver'den, o da Ebu Rafi'den o da Abdullah b. Mes'ud'dan rivayete etti ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (1/69b) şöyle buyurdu: ''Allah benden önce hangi ümmete ne kadar nebi gönderdiyse mutlaka o nebinin ümmeti arasından havarileri ve ashabı olmuştur. Bunlar onun sünnetini uyguluyor, emrine uyuyorlardı. Sonra bunların arkasından kötü halefler gelir, yapmadıklarını söyler, emrolunmadıklarını yaparlar. Bunlara karşı eliyle cihad eden mümindir. Onlara karşı diliyle cihad eden de mümindir, onlarla kalbiyle cihad eden de mümindir. Ama bunun ötesinde hardal tanesi dahi olsa iman diye bir şey yoktur. " Ebu Rafi' dedi ki: Ben Abdullah b. Ömer'e (bu hadisi) naklettim, o bunu kabul etmedi. Sonra İbn Mes'ud gelerek (Medine'nin) Kanat vadisinde konakladı. Abdullah b. Ömer onu hasta ziyaretine giderken benim de arkasından gelmemi istedi. Ben de onunla birlikte gittim. Oturduktan sonra İbn Mes'ud'a bu hadisi sordum, o da ben onu İbn Ömer'e tahdis ettiğim şekilde o hadisi bana nakletti. Salih dedi ki: Ebu Rafi'den de buna yakın bir hadis rivayet edilmiştir. Bunu yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 9602 AHMED D. AÇIKLAMASI AŞAĞIDA NEVEVİ ŞERHİ: "Salih b. Keysan ... Hardal tanesi (kadar) dahi imandan eser yoktur. .. Salih dedi ki. .. Ebu Rafi' den tahdis edildi." Senette geçen Haris, İbn Fudayl el-Ensari el-Hatmi Ebu Abdullah el-Medeni' dir. Sahabi Abdurrahman b. Ebu Kurab'dan nakletmiştir. Yahya b. Main o sika birisidir demiştir. Ebu Rafi ise Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in azatlısıdır. En sahihi adının Eslem olduğudur. İbrahim olduğu, Hürmüz olduğu söylendiği gibi, Sabit olduğu, Yezid olduğu da söylenmiştir. Ancak adının Yezid olduğu gariptir, bunu İbnu'l-Cevzi "Camiu'l-Mesanid" adlı eserinde nakletmektedir. Bu isnatta bir incelik vardır ki o da biri diğerinden rivayeti nakleden tabiinden dört kişinin bir arada bulunmasıdır. Bunlar Salih, Haris, Cafer ve Abdurrahman' dır. Benzeri bir senet daha önceden de geçmişti. Ben bu hususta -yüce Allah'a hamdolsun ki- çeşitli rubaiyat hadislerini bir arada ihtiva eden bir cüz derlemiş bulunmaktayım. Bu rubaiyat arasında biri diğerinden rivayet nakleden dört sahabi yine biri diğerinden rivayet nakleden dört tabiinin rivayetleri de vardır. Müslim'in: "Salih dedi ki: Ebu Rafi'den buna yakın rivayet tahdis edildi" ifadesi hakkında Kadı lyaz (rahimehullah) dedi ki: Bunun anlamı şu ki, Salih b. Keysan dedi ki: Bu hadis Ebu Rafi'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye senedinde İbn Mesud zikredilmeksizin de rivayet edilmiştir. Nitekim bunu Buhari bu şekilde et-Tarih' inde muhtasar olarak Ebu Rafi'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye zikretmiş bulunmaktadır. Ebu Ali el-Ceyyanı de Ahmed b. Hanbel (rahimehullah)'den şöyle dediğini nakletmektedir: Bu hadis mahfuz değildir. Ayrıca bu sözler İbn Mesud'un sözlerine benzememektedir. İbn Mesud benimle karşılaşacağınız vakte kadar sabrediniz, der. -Bu ifadeler Kadı lyaz (rahimehullah)'ın ifadeleridir.- Şeyh Ebu Amr İbnu's-Salah da şöyle diyor: Ahmed b. Hanbel (rahimehullah) bu hadisi kabul etmemiştir. Halbuki burada adı geçen Haris'ten sika bir topluluk hadis rivayet etmiştir. Bununla birlikte onun zayıf raviler ile ilgili kitaplarda sb~konusu edildiğini de görmedik. İbn Ebu Hatim'in kitabında Yahya b. Main' den onun sika olduğunu söylediği nakledilmektedir. Diğer taraftan Haris bu hadisi tek başına (münferiden) rivayet etmiş de değildir. Aksine Salih b. Keysan'ın zikredilen sözünden de anlaşıldığı gibi ona mutabaatta bulunulmuştur. İmam Darakutni (rahimehullah) el-İlel adlı kitabında bu hadisin daha başka vecihlerden de rivayet edildiğini belirtmektedir. Bunlardan birisi Ebu Vakid el-leysl'nin, İbn Mesud'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye naklettiği rivayettir. Onun: "Bana kavuşuncaya kadar sabredin" buyruğuna gelince, bu iyiliği emredip, kötülükten alıkoymaktan ötürü kan dökmeyi ya da fitneleri uyandırmayı yahut benzeri bir hali gerektirmeyen durumlarda sözkonusudur. Hadiste zikredilen batıl işleyenlere karşı elle ve dil ile cihadın teşvikine gelince, bu da ayrıca bir fitneyi körüklemeyi gerektirmeyen hallerde sözkonusudur. Bununla birlikte bu hadis geçmiş ümmetler hakkında zikredilmiştir. Bu hadisin lafızlarında bu ümmetten söz edilmemektedir. Şeyh Ebu amr b. es-Salah'ın sözleri burada sona ermektedir. Dediği gibi bu husus açıkça ortadadır. Bununla birlikte İmam Ahmed (rahimehullah)'ın bu husustaki tenkidi gerçekten şaşılacak bir husustur. Allah en iyi bilendir. (Hadiste) sözkonusu edilen "havariler"e gelince, onların hakkında ihtilaf edilmiştir. el-Ezheri ve başkaları havariler nebilerin en has yakınları ve seçkinleridir. Her türlü ayıptan arındırılmış halis kimselerdir. Başkaları ise: Nebilerin yardımcılarıdır derken, mücahidler oldukları, ondan sonra halife olabilmeye elverişli kimseler oldukları da söylenmiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Sonra onların arkasından birtakım (kötü) halefler gelir" buyruğunda geçen ve "sonradan gelenler" anlamındaki "el-huluf" kelimesi kötü bir şekilde halef olan kimse demek olan "half"in çoğuludur. Lam harfi fethalı olursa hayırlı bir şekilde halef olan kişi demek olur. Daha meşhur olan anlam ve telaffuz şekli budur. Dilcilerden aralarında Ebu Zeyd'in de bulunduğu birtopluluk hatta topluluklar şöyle demektedir: Bunların her birisi için half denilebilir. Kimileri ise half kullanımını şer için caiz kabul ederken, hayır halef için ise "half" denilmesini caiz kabul etmen:ıişlerdir. "Kanate indi." Tahkik edilmiş bazı asıl nüshalarda bu şekilde "kanat" şeklindedir. (2/28) Bu kelime alem (özel isim) ve müennes olduğundan dolayı munsarıf değildir. Ebu Abdullah el-Humeydi, el-Cem' beyne's-Sahihayn adlı eserinde bunu böylece zikretmiştir. çoğu asıllarda ve Müslim kitabını rivayet edenlerin çoğunluğu bu kelimeyi "(.s~): Avlusunda" diye rivayet etmişlerdir ki bu da evlerin ve meskenlerin arasındaki (boş) yere denilir. Ebu Avane elİsferaini de bunu böylece rivayet etmiştir. Kadı Iyaz ise es-Semerkandi'nin rivayetinde "kanat" şeklindedir, doğrusu budur. Kanaat ise Medine mallarından bir malın bulunduğu vadilerden bir vadidir demektedir. Cumhurun (.s~) avlusunda şekildeki rivayeti ise hatadır ve tashifdir. "Onun hidayetine uyar" buyruğu, onun yolunu ve gidişini izlerler, demektir


Translate Hadith in Indonesia

Telah menceritakan kepada kami [Amru an-Naqid] dan [Abu Bakar bin an-Nadlr] serta [Abd bin Humaid] dan lafazh tersebut milik Abd. Mereka berkata, telah menceritakan kepada kami [Ya'qub bin Ibrahim bin Sa'd] dia berkata, telah menceritakan kepada kami [bapakku] dari [Shalih bin Kaisan] dari [al-Harits] dari [Ja'far bin Abdullah bin al-Hakam] dari [Abdurrahman bin al-Miswar] dari [Abu Rafi'] dari [Abdullah bin Mas'ud] bahwa Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Tidaklah seorang nabi yang diutus oleh Allah pada suatu umat sebelumnya melainkan dia memiliki pembela dan sahabat yang memegang teguh sunah-sunnah dan mengikuti perintah-perintahnya, kemudian datanglah setelah mereka suatu kaum yang mengatakan sesuatu yang tidak mereka lakukan, dan melakukan sesuatu yang tidak diperintahkan. Barangsiapa yang berjihad dengan tangan melawan mereka maka dia seorang mukmin, barangsiapa yang berjihad dengan lisan melawan mereka maka dia seorang mukmin, barangsiapa yang berjihad dengan hati melawan mereka maka dia seorang mukmin, dan setelah itu tidak ada keimanan sebiji sawi." Abu Rafi' berkata, "Lalu aku menceritakan kepada Abdullah bin Umar, namun ia mengingkariku. Ketika Ibnu Mas'ud datang dan singgah pada Qanah, Abdullah bin Umar mengikutiku mengajakku untuk mengikuti Ibnu Mas'ud, maka ketika kami duduk, aku bertanya kepada Ibnu Mas'ud tentang hadits ini, maka dia menceritakannya hadits tersebut kepadaku sebagaimana aku menceritakannya kepada Ibnu Umar." Shalih berkata, "Sungguh telah diceritakan seperti itu dari Abu Rafi'." Dan telah menceritakan kepada kami [Abu Bakar bin Ishaq bin Muhammad] telah mengabarkan kepada kami [Ibnu Abu Maryam] telah menceritakan kepada kami [Abdul Aziz bin Muhammad] dia berkata, telah mengabarkan kepadaku [al-Harits bin al-Fudlail al-Hathmi] dari [Ja'far bin Abdullah bin al-Hakam] dari [Abdurrahman bin Miswar bin Makhramah] dari [Abu Rafi'] mantan budak Nabi shallallahu 'alaihi wasallam, dari [Abdullah bin Mas'ud] bahwa Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Tidaklah ada Nabi melainkan dia memiliki pembela yang meminta petunjuk dengan petunjuknya, dan mengambil sunnah dengan sunnahnya, " seperti hadits Shalih, namun ia tidak menyebutkan kedatangan Ibnu Mas'ud dan berkumpulnya Ibnu Umar bersamanya


Translate Hadith in Bengali

আমর আন নাকিদ এবং আবূ বকর ইবনু নাযর ..... আবদুল্লাহ ইবনু মাসউদ (রাযিঃ) থেকে বর্ণিত। রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়া সাল্লাম বলেছেন, আমার পূর্বে আল্লাহ তা'আলা যে নবীকেই কোন উম্মতের মধ্যে পাঠিয়েছেন, তাদের মধ্যে তার জন্য একদল অনুসারী ও সাহাবা ছিল। তারা তার সুন্নাতকে সমুন্নত রাখত এবং তার নির্দেশের অনুসরণ করত। অতঃপর তাদের অবর্তমানে কতগুলো মন্দ লোক স্থলাভিষিক্ত হয়। তারা মুখে যা বলে নিজেরা তা করে না। আর যা করে তার জন্য তাদেরকে নির্দেশ করা হয়নি। অতএব যে ব্যক্তি তাদের হাত (শক্তি) দ্বারা মুকাবিলা করবে, সে মু'মিন। যে ব্যাক্তি জিহ্বা (মুখ) দারা মুকাবিলা করবে সে মু'মিন এবং যে ব্যাক্তি অন্তর দ্বারা মুকাবিলা করবে সেও মু'মিন এরপর আর সরিষার দানা পরিমাণও ঈমান স্তর নেই। আবূ নাফি বলেন, আমি এ হাদীসটি 'আবদুল্লাহ ইবনু উমর (রাযিঃ) কে বললাম। তিনি আমার সামনে এটা অস্বীকার করলেন। পরে এক সময় ইবনু মাসউদ (রাযিঃ) কানাত (মদীনার কাছাকাছি একটি) নামক স্থানে আসলেন 'আবদুল্লাহ ইবনু উমর (রাযিঃ) অসুস্থ ‘আবদুল্লাহ ইবনু মাসউদকে দেখার জন্য আমাকে সঙ্গে নিয়ে গেলেন। আমি তার সাথে গেলাম। যখন আমরা বসে পড়লাম, তখন আমি আবদুল্লাহ ইবনু মাসউদকে এ হাদীস সম্পর্কে জিজ্ঞেস করলাম। তিনি আমাকে অবিকল সেরূপই বর্ণনা করলেন, যেরূপ আমি ইবনু উমার (রাযিঃ) কে বর্ণনা করেছিলাম। সালিহ বলেন, আবূ রাফি থেকে হুবহু এরূপই বর্ণিত হয়েছে। (ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ৮৫, ইসলামিক সেন্টারঃ)