حديث الرسول ﷺ English الإجازة تواصل معنا
الحديث النبوي

حديث الأذنان من الرأس - سنن ابن ماجه

سنن ابن ماجه | (حديث: حديث ابو هريرة الأذنان من الرأس )

445- عن أبي هريرة قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: «الأذنان من الرأس»


ترجمة الحديث باللغة الانجليزية

It was narrated that Abu Hurairah said:"The Messenger of Allah said: 'The ears are part of the head

Al-Albani said: Hadith Sahih


ترجمة الحديث باللغة الأوردية

ابوہریرہ رضی اللہ عنہ کہتے ہیں کہ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا: ( وضو کے باب میں ) دونوں کان سر میں داخل ہیں ۱؎۔


ترجمة الحديث باللغة التركية

(Ebu Hureyre Radiyallahu anh)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kulaklar baştan (birer parça) dır.» Not: Ravilerinden Amr bin EI•Husayn ve Muhammed bin Abdillah'ın zayıflığı sebebiyle Ebu Hureyre'nin bu hadisine ait isnadın zayıflığı Zevaid'de belirtilmiştir. AÇIKLAMA : Ayrı ayrı senedIerle rivayet edilen 'Kulaklar baştandır' Hadisinin manası; Sindi, EI-Menhel ve Tuhfe'de beyan edildiği gibi kulaklar başın bir parçası sayılarak onunla beraber ve onun suyu ile meshedilir. Yeni bir su alınmaz. Hanefi alimler bu ve benzeri hadislere dayanarak kulalklar başla beraber ve baş için alınan su ile meshedilir, demişlerdir. Malik, Ahmed ve bazi alimler: Kulaklar baştan birer parçadır fakat, yani bir su ile meshedilmeleri matlubtur. Çünkü El-Hakim'in rivayet ettiği Abdullah bin Zeyd'in hadisi bunu gerektirir, demişlerdir. Şafiiler ise kulakları müstakil bir uzuv sayarak onun meshi için yeni bir suyun alınması gerekir, demişlerdir. Onların delili de Abdullah bin Zeyd'in hadisidir. El-Hafız'ın beyanına göre Malik, EI-Muvatta'da Nafi'den oda İbn-i Ömer'den rivayet ettiğine göre İbn-i Ömer (r.a.) kulaklarının meshi için parmağı ile yeni su alırdı. Tirmizi, Ebu Ümame'nin hadisini naklettikten sonra şöyle der: "Kulakların baştan olduğuna dair Enes (r.a.)'den de rivayet vardır. Sahabilerden ve onlardan sonra gelenlerden ilim ehlinin çoğunun uygulaması bu şekildedir. Yani kulakları baştan saymışlardır. Süfyan-i Sevri, İbnü'l-Mübarek, Ahmed ve İshak da böyle demişlerdir. Bazı ilim adamları kulakların yüze bakan tarafı yüzden ve diğer tarafı baştan saymışlardır. Ebu Davud da Ebu Ümame'nin hadisini rivayet etmiştir. Şerhi El-Menhel Hadisin izahını yaparken bu arada kulakların meshi ve bunun baştan bir parça mı, yüzden bir parça mı veyahut müstakil bir uzuv mu sayıldığı yolundaki alimlerin görüşlerini ve her görüşün mesned ve delillerini birer birer yazmaktadır. Ebu Ümame r.a. hadisindeki "Gözün burun tarafındaki uçları da meshederd.'' parçasını El-Menhel şöyle açıklar: Yami bu uçları ovardı. Ahmed'in rivayetinde: ....= "Anılan uçları ovardı" cümlesi kullanıımıştır. 'Tiybi demiştir ki, Resul-i Ekrem (s.a.v.) isbağda mübalağa etmek için müstehab olmak üzere bu uçları ovardı. Çünkü göze sürülen. sürme ve benzeri şeylerden veya göz yaşlarından - akan bir şeyler gözün bir kenarında birikebilir. Göz çapağı denilen bu birikinti burun tarafına bakan göz kenarında olabildiğigi gibi karşı tarafında olabilir. Bu nedenle abdest alınırken gözlerin iki kenarını da avmak ınüstehabtır


ترجمة الحديث باللغة الإندونيسية

Telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Yahya] berkata, telah menceritakan kepada kami ['Amru bin Al Hushain] berkata, telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Abdullah bin 'Ulatsah] dari [Abdul Karim Al Jazari] dari [Sa'id Ibnul Musayyab] dari [Abu Hurairah] ia berkata; Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Kedua telinga adalah bagian dari kepala


ترجمة الحديث باللغة البنغالية

। আবূ হুরায়রা (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম বলেছেনঃ কর্ণদ্বয় মাথার অন্তর্ভুক্ত।



إسناده ضعيف جدا، عمرو بن الحصين -وهو العقيلي البصري- متروك الحديث.
وشيخه محمد بن عبد الله بن علاثة ضعيف الحديث.
وأخرجه الدارقطني (٣٥٢) من طريق عمرو بن الحصين، بهذا الإسناد.
وأخرجه أبو يعلى (٦٣٧٠)، وابن حبان في "المجروحين" ٢/ ١١٠، والدارقطني (٣٤٧) من طريق علي بن هاشم بن البريد، عن إسماعيل بن مسلم المكي، عن عطاء، عن أبي هريرة.
وعلي بن هاشم وشيخه إسماعيل ضعيفان.
وأخرجه الدارقطني (٣٥٤) من طريق البختري بن عبيد، عن أببه، عن أبي هريرة.
والبختري ضعيف جدا، وأبوه مجهول.
وأخرجه الدارقطني (٣٣٩) من طريق علي بن عاصم، عن ابن جريج، عن سليمان بن موسى، عن أبي هريرة مرفوعا.
وعلي بن عاصم ضعيف، ورجح الدارقطني المرسل: سليمان بن موسى عن النبي - صلى الله عليه وسلم -.
وأخرجه الدارقطني (٣٥٣) من طريق عبد الله بن محرر، عن يزيد بن الأصم، عن أبي هريرة موقوفا.
وابن محرر متروك الحديث.