حديث الرسول ﷺ English الإجازة تواصل معنا
الحديث النبوي

حديث المؤذن يغفر له مدى صوته ويستغفر له كل رطب ويابس وشاهد الصلاة يكتب له خمس - سنن ابن ماجه

سنن ابن ماجه | (حديث: المؤذن يغفر له مدى صوته ويستغفر له كل رطب ويابس )

724- عن أبي هريرة، قال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: «المؤذن يغفر له، مدى صوته، ويستغفر له كل، رطب، ويابس، وشاهد الصلاة، يكتب له خمس وعشرون حسنة، ويكفر عنه ما بينهما»


ترجمة الحديث باللغة الانجليزية

It was narrated that Abu Hurairah said:"I heard the Messenger of Allah himself say: 'The Mu'adh-dhin's sins will be forgiven as far as his voice reaches, and every wet and dry thing will pray for forgiveness for him. For the one who attends the prayer, twenty-five Hasanat (good deeds) will be recorded, and it is will be expiation (for sins committed) between them (the two prayers)

Al-Albani said: Hadith Hasan Sahih


ترجمة الحديث باللغة الأوردية

ابوہریرہ رضی اللہ عنہ کہتے ہیں کہ میں نے رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کو فرماتے ہوئے سنا: مؤذن کی آواز جہاں تک پہنچتی ہے اس کی مغفرت کر دی جاتی ہے، اور ہر خشک و تر اس کے لیے مغفرت طلب کرتا ہے، اور اذان سن کر نماز میں حاضر ہونے والے کے لیے پچیس ( ۲۵ ) نیکیاں لکھی جاتی ہیں، اور دو نمازوں کے درمیان کے گناہ بخش دئیے جاتے ہیں ۔


ترجمة الحديث باللغة التركية

Ebu Hureyre (r.a.)'den şöyle söylemiştir: Ben, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim: «Müezzine, sesinin sonu kadar (veyahut), sesinin yetiştiği yer kadar mağfiret olunur. Yaş ye kuru her şey onun için istiğfar eder. Çağırdığı cemaat namazında hazır bulunana da yirmibeş hasene yazılır ve iki namaz arasındaki günahları bağışlanır.» AÇIKLAMA : Bu hadisi Ahmed, Ebu Davud, İbn-i Huzeyme, İbn-i Hibban ve Beyhaki de az lafız farkİyla rivayet etmişlerdir. Nesai de ilk iki cümleyi rivayet etmiş, daha sonra da şu mealde bir parçayı nakletmıştir: ''Müezzine, çağrısı üzerine namaz kılanların sevabının bir misli vardır.'' Hadisin: مدى صوته lafzı, çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. El-Menhel yazarı, bu yorumları şöyle sıralamıştır: 1- Bu lafzın manası, müezzinin sesinin nihayetidir. Buna göre cümlenin manası şöyle olur: Müezzin, ezan sesini yükseltmek uğrunda olanca gücünü harcadığı zaman mağfiretin en mükemmelini istemiş olur. 2- Bu sözün teşbih ve temsil vechi üzerine geldiğini söyleyenler de vardır. Buna göre mezkur lafzın manası, müezzinin sesinin yetiştiği yerin nihayetidir. Bu takdirde cümleden kasdedilen mana şudur: Müezzinin sesinin yetiştiği yerin nihayeti takdir ve tesbit edilse ve müezzinin bulunduğu yer ile tesbit edilen sınır arasındaki mesafe, onun günahı ile dolup taşsa, Allah bağışlayacaktır. 3- Bazıları: Bu lafızIa müezzinin sesinin yayıldığı bölge kastedilmiştir ve cümlenin manası şudur, demişlerdir: Müezzinin Sesinin yayıldığı bölge içinde işlemiş olduğu günahlar bağışlanır. 4- Mezkur lafzın manası üçüncü maddede belirtildiği gibidir. Cümle ile kasdedilen mananın şöyle olduğu da söylenmiştir: Ezan sesinin yayıldığı bölgede bulunanların günahları, müezzinin şefaati ile bağışlanır. 5- Müezzinin sesini işiterek çağırdığı cemaat namazında hazır bulunanların günahları, müezzinin daveti için bağışlanır. '' Yaş ve kuru her şey onun için istiğfar eder.'' parçasındaki istiğfar yerine şahadet geçer. Buna göre her şey, müezzin için ahiret günü güzel şahidlik edecektir. Nitekim Buhari'nin Ebu Said (r.a.)'den edilen rivayette söz konusu şahitliğin kıyamet günü olacağı tasrih edilmiştir, Mezkur şahadet hakkında ihtilaf edilmiştir: El-Hafız'ın, el-Fetih'te İbn-i Bezize'den naklen beyan ettiğine göre işitmek, şahitlik ve tesbih etmenin ancak dirilerden meydana gelebileceği, alışılan bir gerçektir. Acaba yaş ve kuru her şeyin şahitliği burada hallisanı ile midir? Çünkü bütün varlıklar hallisanı ile yaratıcısının büyüklüğünü ifade ederler. Yoksa bu şahitlik zahirine göre midir'' Yani bildiğimiz manadaki şahitlik midir? Allah Teala'nın bütün vaılıklarda hayat ve konuşma kabiliyetini yaratması, aklen imkansız değildir' yaıni Allah, buna kadirdir.' Doğrusu şudur ki hayvanlar, bitkiler ve bilumum cansızlar da bir bilgi, idrak ve tesbih durum u mevcuttur. Aşağıdaki ayetler bunu ispatlar: **Şüphesiz taşlardan öylesi vardır ki, Allah korkusundan aşağıya düşüverir ...** [Bakara: 74] **Hiç bir şey yoktur ki Allah'ı hmd ile tesbih etmesin. Fakat siz, onların tesbihlerini anlayamazsınız ... ** [İsra: 44] Bağavi: Ehli sünnetin mezhebi budur. Kurt, sığır ve başka hayvanların konuşma olayları da buna delildir, demiştir. Müslim'in Cabir bin Semure (r.a.)'den merfu' olarak rivayet ettiği: Şüphesiz bana selam veren bir taş'ı şu anda tanırım." hadisi de bu görüşü destekler. Ek olarak Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri Cehennem ateşinin: ''Benim bir kısmım, diğer bir kısmımı yedi." sözü de buna bir delildir. Mezkur şahadetteki hikmet ise kıyamet günü kendisi için şahitlik edilecek zat'ın derecesinin yüksekliği ve mertebesinin yüceliği ile iştihar etmesidir. Allah, kıyamet günü. bazı kimseleri şahitlerle rezil kılacağı gibi, sevdiği bazı kullarını da güzel şahadetlerle yüceltecektir. Ezan sesini duyan kimse'nin gidip cemaatla kıldığı namazdan dolayı kendisine yirmi beş hasene yazılacağı hadiste bildirilmiştir. Ebu Davud'un rivayetinde bu adama yirmibeş namazın sevabının yazılacağı bildirilmiştir. Cemaate giden kişinin cemaatla kıldığı iki farz namazı arasındaki günahlarının bağışlanacağı bildirilmiştir. Hadisin zahirine göre bütün günahları bağışlanır. Bazı alimler, bu müjdenin küçük günahlara has olduğunu söylemişlerdir. HADİSİN FIKIH YÖNÜ : 1- Ezanı yüksek sesle okumak müstahabtır. Çünkü yüksek sesle okunan ezan günahların bağışlanmasına ve varlıkların şahidlik etmesine vesile olur. Keza namaza gelmeye bir davet ve emirdir. Ne kadar çok kişiye duyurulursa sevabı o kadar fazla olur. Yalnız sağlığa zarar verecek derecede zorlanarak bağırmak hatalıdır. Nitekim Ömer (r.a.) Ebu Mahzure (r.anh)'in çok yüksek sesle ezan okuduğunu görünce: ''Karnının patlamasından korkmadın mı?'' demiştir. 2- Allah rızası için ezan okuyanın ahirette şanı yücedir. 3- Cemaatla namaz kılmanın fazileti yücedir. 4- İki farz namaz cemaatla kılındığı takdirde aralarındaki zaman içinde işlenen hatalar bağışlanır


ترجمة الحديث باللغة الإندونيسية

Telah menceritakan kepada kami [Abu Bakr bin Abu Syaibah] berkata, telah menceritakan kepada kami [Syababah] berkata, telah menceritakan kepada kami [Syu'bah] dari [Musa bin Abu Utsman] dari [Abu Yahya] dari [Abu Hurairah] ia berkata; Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Seorang mu`adzin akan diampuni sejauh suara adzan yang ia kumandangkan, dan setiap yang basah dan yang kering akan memintakan ampun baginya. Sedangkan orang yang menghadiri shalat jama'ah akan dituliskan baginya dua puluh lima kebaikan dan dosa antara dua shalat akan diampuni dengannya


ترجمة الحديث باللغة البنغالية

। আবূ হুরাইরাহ (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমি রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম কে নিজ মুখে বলতে শুনেছি: মুয়ায্যিনের আযান ধ্বনি যত দূর পর্যন্ত পৌঁছবে, তত দূর তাকে ক্ষমা করা হবে এবং জীবিত ও নির্জীব সকলে তার জন্য ক্ষমা প্রার্থনা করে। সালাতে উপস্থিত লোকেদের পঁচিশ নেকী লেখা হয় এবং তার দু সালাতের মধ্যবর্তী কালের গুনাহ ক্ষমা করা হয়।



حديث صحيح، وهذا إسناد جيد، موسى بن أبي عثمان، روى عن جمع وروى عنه جمع، وذكره ابن حبان في "الثقات"، وقال الثوري: كان مؤدبا ونعم الشيخ كان، وقال أبو حاتم: شيخ، وشخه أبو يحيى -وهو المكي مولى آل جعدة كما بيناه في "المسند" (٩٥٤٢) - لا بأس به، روى عنه اثنان، ووثقه ابن معين، وروى له مسلم حديثا واحدا متابعة.
وأخرجه أبو داود (٥١٥)، والنسائي ٢/ ١٢ - ١٣ من طريق شعبة، بهذا الإسناد.
وهو في "مسند أحمد" (٩٥٤٢)، و"صحيح ابن حبان" (١٦٦٦) من طريق شعبة.
وأخرجه أحمد أيضا برقم (٧٦١١) من طريق منصور، عن عباد بن أنيس، عن أبي هريرة، وسنده محتمل للتحسين.
وفي الباب عن ابن عمر عند أحمد في "المسند" برقم (٦٢٠١)، وذكرت شواهده عنده.
قوله:"مدى صوته" قيل: معناه: قدر صوته وحده، فإن بلغ الصوت الغاية، بلغت المغفرة الغاية، وإن كان صوته دون ذلك، فالمغفرة كذلك.
أو المعنى: لو كان له ذنوب تملأ ما بين محله الذي يؤذن فيه إلى ما ينتهي إليه صوته، لغفر له.
وقيل: يغفر له من الذنوب ما فعله في زمان مقدر بهذه المسافة.
قوله: "ما بينهما" أي: ما بين الأذان والصلاة، أو ما بين الصلاتين.
قاله السندي.